Skip to main content
Mekan TasarımıMozk

Mekanın Ruhunu Dinlemek

By Ağustos 30, 2024No Comments
Uzun yıllar sanatçı Teoman’ın menajerliğini yapan Funda Sanliman, şimdi farklı buluşmalara aracı olduğu Sofyalı Jurnal’le devam ediyor yolculuğuna. İlham kaynağı ise, Asmalımescit’in en karakteristik yapılarından Hamson Apartmanı’ndaki kocaman bir masanın etrafında şekillenen ofis dairesi.
Renovasyon ve tasarım sürecini üstlenen Mimar Berk Özkanlı, iç sesini dinleyerek, mekânın geçmiş izlerinden yola çıkmış. Uzun yıllar sanatçı menajerliği yapan Funda Sanliman, tarihi Hamson Aparmanı’ndaki Sofyalı Jurnal’de farklı alanlardan insanlar için yaratıcı buluşmalar tasarlıyor. İstanbul için Beyoğlu ne kadar özelse, Asmalımescit de Beyoğlu için benzer bir anlam taşır her dönemde. Geçtiğimiz 10 yıl içinde meyhaneleri, restoranları ile, şehrin en yaşayan sokaklarının yer aldığı bir buluşma noktası olan, tam da bu yüzden kaldırılan masalarla sokaklar boşalınca anlamını yitiren mahalle, bu işlevini özellikle 2000’li yılların başlarına kadar yoğun şekilde bölgede yer alan ressam atölyeleri ile kazanmıştı. Çerçeveciler, galeriler, meyhaneler, ressamların yarattığı yan sektörlerdi bir anlamda. Bugün bölgenin otel ya da rezidans olma- yan en önemli tarihi binalarından olan Hamson Apartmanı, barındırdığı ressam atölyeleri, sinema, reklam, edebiyat, mimarlık, tasarım dün- yasından yaratıcı imzaları buluşturan katlarıyla mahallenin ruhunu en iyi yansıtan bina belki de. 18 yıldır müzisyen Teoman’ın menajerliğini başarıyla yürüten Funda Sanliman’ın yeni ofisi Sofyalı Jurnal’i görüntü- lemek için aralıyoruz bu kez tarihi apartmanın kapısını. 1900’lü yılların başlarına ait, Pera’nın en güzel neoklasik mimari örneklerinden biri olan binadaki bu daireyi 10 yıl önce Sanliman’ın ressam olan kayınpederi Tayfur Sanliman satın almış. Binadaki pek çok ressam gibi yıllarca burada çalıştıktan sonra atölyesini Bozcaada’ya taşımaya karar vermiş. Müzisyen oğlunun da bir süre ev olarak kullanmasının ardından, kariyerinin yeni döneminde burayı ofis olarak kullanma kararı almış Funda Sanliman. Salon salamanje mantığındaki mekân ahşap kapılar, açık mutfak ve giriş holü olmak üzere birbiriyle ilişkili üç bölümden oluşuyor. Özkanlı, klasik ofis mantığının dışında ele almayı tercih ettiği mekânı, hem bir çalışma alanı hem de içinde dingin zaman geçirilebilecek yer olarak düşünmüş. Mekânın iç kapıları, dönemi birebir yansıtan bir kapıdan yola çıkılarak yeniden üretilmiş. Funda Sanliman, yenileme sürecinin başında, henüz mekânı ofis ya da ev olarak kullanmaya karar vermeden önce, kocaman bir masa istemiş Berk Özkanlı’dan. Gün içinde sıkça yaptığı iş toplantılarının yanı sıra, son dönemde uzak kaldığı masabaşı sohbetleri ve büyük aile yemeklerini gerçekleştirmek istemiş bu masayla. Ahşap torna ayaklı dikdörtgen masada İtalyan verde rameggiato mermeri kullanılmış. Ahşap sandalyeler ise eskicilerden toplanarak yenilenmiş. Renovasyon ve tasarım süreci Mozk Mimarlık Ofisi’ne ait olan 80 m2lik mekânda, hemen her şey binanın ruhuna uygun olarak elden geçirilmiş. Mimar Berk Özkanlı bu süreçte her ayrıntıyı hassas bir bakışla ele almış. Hikayeyi kendisinden dinleyelim: “Bu daire Funda Sanliman’in sonsuz bir güven içinde elime tutuşturduğu bir anahtar, içeri girdiğimde kalp atışlarını duyduğum bir mekân. İstanbul’da yaşadığımızı gerçekten hissettiren mekânlar bunlar. Hamson Apartmanı aslında bir site olarak kurulmuş 1900’lü yılların başlarında. O dönemlerde de burada küçük bir saray yaşamı söz konusu. Öyle ki alt ve üst sınıflara ait giriş kapıları bile farklıymış bir zamanlar. Günümüzde ise, orijinalinde 150-200 m2 olan dairelerin zamanla ikiye bölünmeleri ile alt sınıfa ait giriş kapıları yok olmuş. Burası da ilk girdiğimde ışıktan mahrum kalmış bir mekândı. Bina- nın tarihini araştırmanın ardından yaptığım tek şey, ayak altındaki çöpleri süpürmek oldu aslında. Süreç içinde iç mekânda aykırı her şeyi temizledik, sonunda ortaya çıkan ilk günkü mimari ve ruh oldu.” 80’li yılların parkeleri altında zeminden yükselen kalp atışlarına kulak vermiş mimar ve alttaki 100 yıllık rabıtaları gün yüzüne çıkarmış. Fransız balkon, zemini ve küpeşteleri yenilenerek yeniden kullanılır hale getirilmiş. Mekânın iç kapıları, dönemi birebir yansıtan bir kapıdan yola çıkılarak yeniden üretilirken, eski banyo stili de tekrar yaratılmış.

Ofis

Çininin ancak mekân kabul ederse uygulayabilineceğini düşünen mimar, dönemsel öğeleri kullandığı mutfak zemininde de eski çiniyi tercih etmiş. Ait olduğu döneme uyarlanan banyoda taş duvar ve çini zemin kaplaması tercih edilmiş.
Yaklaşık bir yıl süren renovasyon sürecinde mekânı hiç görmemiş Sanliman. Restorasyonun ardından, mobilya ve aksesuarlara ise birlikte karar vermişler. Mekânın ruhunu bozmak istemediklerin- den olabildiğince az ve öz eşya kullanmışlar. Berk Özkanlı tasarımı masa, mutfak gibi temel parçaların yanı sıra, aileden kalma antika parçalar yenilenerek dekorasyona dahil edilmiş. Pek çok şeyi atamadığını söyleyen Sanliman, kendini “çöpçü” olarak tarif eder- ken bütün ailenin eskilerini toplayıp tekrar kullanılır hale getirmeyi ve onlarla yaşamayı çok sevdiğini söylüyor. Daha önce ofislerinin olduğu Cihangir ve Galata’dan sonra geldiği Asmalımescit’i de geçmişe bağlı ruhuna yakın hissediyor. Teoman’ın müziği bırakma kararıyla 18 yılın ardından “kendimi bomboş hissettim” diyerek anlatıyor kendini. Yeni yolculuğu ise; Sıcak bir ev ortamı gibi tasarlanan Sofyalı Jurnal, bir çalışma ofisi olduğu gibi, özel buluşmalar için de özgün bir mekân aynı zamanda.
Hamson Apartmanı’nda çok istediği büyük masasının ruhuyla da özdeş birleştirici bir ruh taşıyor. Sofyalı Jurnal; turizm, iletişim şirketleri toplantılarından ürün lansmanları, köşe yazarları toplantıları, workshoplar, kişisel gelişim çalışmalarına kadar farklı amaç ve konseptli, catering, müzik ve ihtiyaç duyulan farklı temaları karşılayarak her türlü buluşma- ya ev sahipliği yapıyor. “Birçok şirketin ve kişinin farklı toplantılar yap- maya, kendi çalıştıkları ortamdan uzaklaşmaya ihtiyaçları var. Burayı da bu amaçla kiralayabileceğimi düşündüm” diyen Sanliman’ın başka hayalleri de var. Bir anlamda gönül borcu olduğu kayınpederi Tayfur Sanliman’a burada bir sergi düzenlemek ilk planladıkları arasında. Paslanmaz tezgâh ve ağaç malzemenin kullanıldığı açık mutfak, 1800’lerin sonlarından esinlenerek tasarlanmış. Tel dolap ve bar tezgâhında eski ağaçlar kullanılırken, mutfak zemininde eski çini taş kullanılmış. Mutfak ve salon arasındaki salamanjede de keyifli bir dinlenme-sohbet alanı yaratılmış. Buradaki eski Jozefin kumaşı değiştirilerek yenilenmiş. Duvardaki antika saatler, Sanliman’ın koleksiyonu.

Leave a Reply